Coşkun: PCR testi zorunluluğunu doğru bulmuyoruz
DÜNYAEğitim-Bir-Sen Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun, aşı olmayan eğitimcilere PCR testi zorunluluğunun doğru bulmadıklarını belirterek, kararın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Okullar yeni eğitim ve öğretim yılı için 6 Eylül’de yüz yüze açılıyor. Koronavirüs tedbirleri çerçevesinde başlayacak olan eğitim ve öğretim dönemi için hazırlıklar devam ediyor. Aşı olmayanlar için gündeme gelen PCR testi zorunluluğu İçişleri Bakanlığı'nın yayınladığı genelgeyle resmileşti. Genelgeye göre, başta öğretmenler olmak üzere eğitim personeli, kantin çalışanları ile öğrenci servislerinin şoför ve rehber personeli gibi öğrencilerle bir araya gelecek görevlilerden aşı olmamış ya da daha önce hastalık geçirmemiş olanlardan, haftada iki kez PCR testi ile taranmaları istenecek. PCR testi sonuçları okul idareleri tarafından gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altında tutulacak. Konuyla ilgili olarak konuşan Başkan Coşkun, aşı olmayan öğretmenler için haftada 2 defa PCR testi zorunluluğu doğru bulmadıklarına dikkat çekerek, zorunluluğun gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti.
“TEST ZORUNLULUĞUNU DOĞRU BULMUYORUZ”
Aşı olarak, sosyal mesafeye uyarak, maskeye dikkat ederek pandeminin üstesinden gelinebileceğini söyleyen Coşkun, “Bilim adamlarının yaptığı bilimsel çalışmalar neticesinde daha öncede öğrenmenler için PCR testi yapılması istenmişti. İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı genelgede bizim karşı olduğumuz hiç kimseye mecburen, dayatmalarla bu tür aşılanmanın yapılmasına karşıyız. Ben kendimde 2 doz aşımı yaptım. İnsanların aşı olmasına davet ediyorum. Bilim Kurulunun isteği üzerine yapılan toplantıda okulların açılması ve yüz yüze eğitimin başlaması gerekçesiyle aşı olmayan öğretmenlerle ilgili hafta 2 PCR testinin yapılma zorunluluğu getirilmişti. Bu konuda zorunluluğun olmasına karşıyız. Biz biliyoruz ki okulların açılması, salgınla mücadele başarılı olunmasına için aşılamanın sosyal mesafenin korunması, maske kuralının uygulanma tedbirlerin toplum ve birey nezdinde yerine getirilmesine şüphe yoktur. Salgınla mücadelede diğer bütün faktörler göz ardı edilerek, okullarının açılmasının öğretmenlerin ve çalışanların aşılanmasına PCR testinin indirgenmesi şeklinde hatalı bir önyargının kabul edilmesi mümkün değildir” dedi.
“KARAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”
Aşı olma konusunda insanları kendi özgür iradesine bırakmak gerektiğini aktaran Coşkun, “Dünya Sağlık Örgütü’nün toplumda vaka sayıları artıyor olsa dahi, fiziksel mesafe, maske, hijyen, havalandırma gibi önlemlerin yaş dönemlerine uygun bir şekilde uygulanarak okulların açık bir şekilde sağlanabileceği yönünde olumlu yönde eğilimi var. Buna rağmen haftada iki defa PCR testi zorunluluğu getirmek gibi fiilen yürütülmesi zor, imkânsız artı psikolojik olarak bireysel aşılanmanın zorunlu bir tercih haline getirecek her türlü zorlamanın okulların açık tutulması amacına hizmet etmekten de uzak olacağını belirteyim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) ihtiyari olmayan tıbbi bir müdahale olarak zorunlu aşının özel hayata saygı hakkının kararları ortadayken, eğitim çalışanlarının mesleklerinin ifasının kamu hizmetinin yerine getirilmesinin haftada iki defa PCR testinin yapılma şartına bağlı olması dolaylı yoldan aşı zorunluluğu dayatılması ve bu suretle temel insan haklarının ihlali niteliğindedir. Bu nedenle hukuki bir dayanaktan yoksun, hatalı olan eğitim çalışanlarına PCR testi zorunluluğu kararı yeniden gözden geçirilmelidir. Eğitim kamu hizmetinin yürütülmesi zora girecek. Eğitim çalışanlarının moral, motivasyon ve çalışma azmine zarar verecek, kurum içi çalışma düzenini bozacak. Bu hatadan biran önce dönülmelidir. Kimseye zorla dayatarak PCR testinin mecburi bırakarak bu tür bir çalışmanın olmaması gerekir. Yaklaşık öğretmenlerin yüzde 80’i aşılanmış durumda. Kalan yüzde 20’nin yüzde 10’nuda tek doz olmuş, belki hiç aşı olmayan kısım yüzde 10’dur. Bu şekilde bir dayatmaya da bir yere ulaşamayız. Bizde Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa Şubesi olarak zaten bir dilekçemizde mevcuttur. İnsanları kendi özgür iradesine bırakmak gerekir” ifadelerini kullandı.
“NE SERVİS YETKİLİLERİ NE DE VELİLER MAĞDUR OLSUN”
Servis yetkilileri ile velileri arasında ara yol bulunması gerektiğini vurgulayan Coşkun, “Servis sahibi olan kişilerde haklı, müşteri olan velilerde haklı. Gönül ister ki temennimiz yüz yüze eğitimin herhangi bir soruna herhangi bir sıkıntıya varmadan yürütülmesidir. Okulların açık tutulmasıdır. Okullar açık tutulduğu zaman tabi bunu peşin verecek ya da vermeyecek ailelerde mevcut. Buradaki amaç ilerde bir sorun olursa servis sahipleri ve yetkilileri bu tür bir mağduriyet yaşamama adına böyle bir yola girmekte. Okul kapanır veya bir sorun olduğunda kendi çocuğunu göndermeden bir ücret vermekte doğru bir yol yöntem değil. Bunun orta yolunun bulunup ne servis yetkilileri ne de veliler mağdur olsun. Ara yol bulunması gerekiyor” diye konuştu.
BİHA
İlginizi Çekebilir