Kutluay, babasının izinden gidiyor

RÖPORTAJ: AHMET SAĞIR/ŞANLI HABER AJANSI-(ŞHA)

Şanlıurfa’da 72 yıllık hayatı boyunca sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ihtiyaç sahibi insanların yardımına koşan ve birçok dini eseri olan Abdulaziz Kutluay, geçtiğimiz yıl korona virüs nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Yardımsever kişiliğinin yanı sıra gönüllü olarak camilerde imamlık yapan Kutluay, Şanlıurfa Aşevi Derneğinin başkanlığını da yürütüyordu. Şimdi ise Aziz Hoca’nın oğlu M. Emin Kutluay, babasının yarım bıraktığı işi tamamlıyor. Şanlıurfa’da Rahmet Damlası Derneği kuran Kutluay, bu dernek aracılığıyla kentte ihtiyaç sahibi ailelere yardım yapmanın mutluluğunu yaşıyor.

Şanlı Haber Ajansı (ŞHA) Muhabiri Ahmet Sağır, M. Emin Kutluay ile röportaj yaparak hem kendisi hakkında hem de dernek çalışmaları hakkında bilgiler aldı.

İşte Ahmet Sağır’ın M. Emin Kutluay ile yaptığı röportaj:

Hocam öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Sn. M.Emin Kutluay kimdir?

1975 Şanlıurfa doğumluyum. Altı çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuyum. İlkokulu Mahallemdeki Kurtuluş Okulunda okudum. Endüstri Meslek Lisesini bitirdim. İsmail Zorlu Hoca Efendinin yanında Kuran ve Arapça okudum daha sonra Sabri Yazar Hoca Efendinin yanında devam ettim ve halen fahri vaiz olarak hizmetlerimiz devam etmektedir

Rahmet Damlası Derneği olarak bize faaliyetlerinizden bahseder misiniz?

Rahmet Damlası Derneği bizim aklımızda olmayan fakat Cenabı hak Celle Celaluhu (CC)’nun bizlere bu yolda sevki ile oluşan Urfa’nın gözbebeği olan bir dernektir. Derneğimizde kayıtlı olan 250 aileye her ay gıdaları giyimleri etleri yakacakları veriliyor ve her geçen gün daha da büyüyoruz. Halkımızın bizim yanımızda durması ve derneğimize yardımcı olmaları bizleri sevindiriyor, inşallah Urfa’nın dışına da gücümüz nispetinde yetişmeye çalışacağız.

Rahmet Damlası Derneği olarak misyon ve vizyonunuz nedir?

Üç vizyon ve misyonumuz şudur ki; bizlere gelen her aile güler yüzle çıkmalı, hiçbir çocuk yatağa aç ve sütü olmadan girmemeli. aileler şunu bilmeliler ki zora girdikleri zaman Rahmet Damlasını aradıklarında bu sıkıntıları azalmaya inecektir, güler yüzlü personel ve anında çözümle Rahmet Damlası hizmetlerine devam edecek.

“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.”diyen Resullulah (SAV)’in bu hadisi şerifinden yola çıkarak Rahmet Damlası Derneği olarak önemli bir görevi yerine getiriyorsunuz. Bu anlamda hemşerilerimiz ve yurttaşlarımız yeterli destek verebiliyor mu?

Zaten Resulullah’ın komşusu aç iken tok yatan bizden değildir hadisi bizlere hep rehber olmuştur. Biz bu inanışta yola çıktık ve gerçekten bize gelen yardımlar bizi mutlu ediyor ve biz mutlu olunca ailelerimiz de bizimle beraber mutlu oluyor.

Kıyamet alametlerinden biri de kıtlık, kuraklık, her şeyin pahalılaşması vs. günümüzde bunları da yaşıyoruz. İnsanoğlu ne tür günaha duçar olurda bu hadiseler yaşanır?

Kıtlık kuraklık Resulullah aleyhissalatu Vesselamın hadisi Şerifinde buyurduğu gibi bir yerde zenginler mallarının zekâtını kısarsa… Allah c.c.hu da rahmet kısar bizler fakirin üstümüzde olan hakkı olan sadakayı zekâtı öşrü kıstığımız için Allahta rahmeti kıstı ve işlenen büyük günahlar cahiliye de bile görülmemiş günahlar rahmetin kesilmesine sebep oldu eğer rahmet istiyorsak tövbe istiğfar Edip yeniden hakiki İslam’a dehalet etmemiz gerekir.

Biraz da farklı bir konuya geçelim. İslam tarihinde Şanlıurfa’yı bize anlatır mısınız?

İslam tarihinde Şanlıurfa demeden önce insanlık tarihinde Şanlıurfa demek de isterim. Hazreti İsa Aleyhisselamın mendilinin bulunduğu kuyu Şanlıurfa’da Ulu Caminin içerisindedir ve Hazreti İbrahim’den Hazreti Yakup’a Hazreti Lut Aleyhisselam Şuayip Aleyhisselam ve Hazreti Eyyuba beşiklik yapmış… Şanlıurfa İslam tarihinde de Hazreti Ömer döneminde İyad Bin Ganem’le İslam’la tanışmış ve o günden bugüne kadar İslam çizgisinden çıkmamıştır ve kıyamete kadar da İslam çizgisinden çıkmayacaktır inşallah

Urfa’yı İslâm’la şereflendiren Resullullah (SAV)’in sahabesi, İslam ordusu komutanı İyad Bin Ganem’den bahsedermisiniz?

İyad Bin Ganem, 582 doğumlu ve Hudeybiye anlaşması öncesi iman etmiş ve Yermük savaşında kaçan Bizans’ı Malatya’ya kadar takip etmiş ve Hazreti Ömer döneminde Elcezire dediğimiz Fırat ve Dicle arasında. Şanlıurfa efendime söyleyeyim Malatya, Diyarbakır buralara kadar gelmiş Samsat’a kadar ve buraların fethini Rabbim onun eliyle bizlere nasip etmiş, büyük bir ordu komutanı Hazreti Ömer’in meşhur beş komutanından biridir

Urfa’yı İslam’la şereflendirmiş… Ancak kentte bugüne kadar herhangi bir camiiye, yâda okula ismi verilmemiştir. Bizi İslam’la tanıştıran bu sahabeye vefa borcumuz yok mudur? Yetkililere herhangi bir çağrınız olacak mı?

Bu Sahabeler Adına Şanlıurfa’da hiçbir şey yok! Allah rahmet eylesin babam Aziz hocam çok uğraştı hatta vasiyet niteliğinde vebal bıraktı.Fakat biz yetkililerle görüştüğümüzde bunun mümkün olmadığını söylediler onların mümkün değil dedikleri şey Allah’a zor değildir Rabbim sahabeye sevgisi olan idarecileri getirdiği zaman Ben inanıyorum ki Şanlıurfa’da iftar ettikleri Tılfındır tepesine oraya bu Sahabeler adına güzel bir anıt yapılacaktır

Merhum Aziz hocamızın kentimizde bir hayali vardı. Tel Afer yani (Tılfındır) tepesinde üç ırkı temsil eden bir mimari yapıda külliye tarzı bir proje… Ama maalesef bazı bürokrasi engeller yüzünden askıya alındı. Şanlıurfalı hemşerilerimiz ise bu önemli projenin biran evvel hayata geçirilmesini istiyor. Bu konuda herhangi bir çalışma ya da gayretiniz olacak mı?

Biz Aziz Hocanın vasiyeti ile ilgili çalışmalar yaptık fakat dediğim gibi kulaklar tıkalı gözler kör gönüller paslanmış bundan dolayı bir adım bile ileriye gidemedik ben ümit varım inşallah ilerde sahabe aşağı idareciler bu işi yapacaktır

Hocam, Çağımızın hastalığı “ırkçılık” İslam bu konuda bize neyi emreder?

Hazreti Muhammed aleyhissalatu vesselam ırkçılığı yasaklıyor kuran ırkçılığı yasaklıyor ve Allah benim yanımda en Kerim’iniz takvası çok olandır buyuruyor veda hutbesinde Hazreti Resulullah arabın aceme, siyahın beyaza, beyazın siyaha üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takva iledir buyurmuştur. Biz ırkçılığı reddediyoruz yaşasın İslam kardeşliği

Son olarak Şanlıurfa’lı hemşerilerimize mesajlarınızı alabilir miyiz?

Benim Şanlıurfalı kardeşlerime mesajım şu Şanlıurfa Türkü, Kürdü, Arap’ı üç etnik kökeni bir arada barındıran nadide bir şehrimizdir. Bu şehrin kıymetini bilelim Türk, Kürt, Arap İslam kalesi olan müminler kardeştir kalesini muhafaza edip bu kalenin içine sığınalım. Saidi Nursi gibi bir mütefekkirin ben beş vakit namazımda sabah ve akşam hususen Urfalılara ve onların mezarda yatanlarına dua ediyorum dediği bu şehrin kıymetini bilelim. Saygılarımı sunuyorum, Allaha emanet olun.