Uyku apnesi, kronik hastalıklara zemin hazırlayabiliyor
Memorial Ankara Hastanesi KBB Bölümü’nden Prof. Dr. Ümit Tunçel, uyku apnesi ve horlamanın sağlığa olumsuz etkileri ile tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Uyku sırasında gün boyu çalışan ve yorulan organlarımızın dinlenmesi gerekmektedir. Uyanık geçirilen zamanlarda vücutta çeşitli nedenlerle oluşan ve biriken toksinler ile serbest radikallerin etkisiz hale getirilmesi ve vücuttan uzaklaştırılması, antioksidan sistemin iyi çalışması ile mümkün olmaktadır. Bu sistemin sağlıklı çalışabilmesini sağlayan en önemli iki etken ise kaliteli uyku ve sağlıklı beslenmedir.
10 SANİYELİK SÜRE ÖNEM TAŞIYOR
Sağlıklı uykuyu engelleyen en önemli etkenlerden biri olan uyku apnesi rahatsızlığı günümüz toplumunda sık izlenmektedir. Uyku apnesi, uyku sırasında en az 10 saniye süre ile ağız ve burundan nefes alamama veya nefesin durması olarak tanımlanmaktadır. Bu süre bazı insanlarda 80-90 saniyeye kadar uzayabilmektedir. Bu sürenin 10 saniyenin altında olması hastalığın patolojik olmadığını göstermektedir.
UYKU APNESİ KANDAKİ SERBEST RADİKALLERİN MİKTARINI ARTIRIR
Horlayan ve uyku apnesi olan hastalarda ortaya çıkan serbest radikallerin temizlenmesi bir yana, ekstradan kanda oluşan serbest radikallerin miktarı daha fazla artmaktadır. Uyku apnesi hastalarında serbest radikallerin fazlalaşması ve etkisiz hale getirilememesine ek olarak bir de sağlıklı ve doğal gıdalar tüketilmemesi bu hastalarda insülin direnci, haşimoto, yüksek tansiyon ve diyabet gibi hastalıklara kapı aralamaktadır.
MELATONİN HORMONU DERİN UYKUDA SALGILANIR
Uykuda sadece serbest radikallerin zararlı etkilerini engelleyen antioksidanlar salgılanmaz. Bunun yanı sıra büyüme hormonu (Growt faktör), beyni koruyan çok kuvvetli bir antioksidan olan melatonin gibi pek çok hormon, 6-8 saatlik uykunun en az 2-3 saatinin derin uyku olduğu zamanlarda üretilmektedir.
UYKU APNESİ “SİRKADİYEN RİTİM” DÖNGÜNÜZÜ BOZMASIN
Sağlıklı uyku ile ilgili önemli bir diğer nokta da “Sirkadiyen ritim” döngüsüdür. Gece 03.00 civarında salgılanmaya başlayan, sabah 6-7 saatlerinde en üst notaya çıkan ve gece yatarken en düşük seviyeye inen kortizol hormonunun bu döngüsüne “Sirkadiyen ritim” denilmektedir. Bu durum sağlıklı beslenen, uyuyan, stresini kontrol edebilen insanlarda her gün gerçekleşen bir döngüdür. Bu döngünün her gün sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için sağlıklı uykuya büyük bir iş düşmektedir. Çünkü bu ritmin önemli bir kısmı uykuda geçmektedir.
Uyku apnesi varlığı sebebiyle sık sık uyanmak, derin uykuya geçememek büyüme hormonu, melatonin, 24 saatlik Sirkadiyen ritminin bozulması ve sempatik, parasempatik (sinir sistemi) dengesinin empatik sistem lehine bozulmasına sebep olmaktadır. Bununla birlikte kan Ph’ı fazla miktarda serbest oksijen radikallerinden dolayı asitleşerek zaman içinde yüksek tansiyon, insülin direnci, diyabet, cinsel isteksizlik, hiperlipidemi, göbek çevresinde yağlanma, saç dökülmesi, ritim bozuklukları, pıhtı atması ve depresyon riskini çok fazla artırır.
UYKU TESTİNDE KİŞİ GECE BOYUNCA İZLENİR
Uyku apnesinin tanısı uyku laboratuvarlarında yapılan uyku testi (polisomnografi ) ile konulmaktadır. Teste giren kişi uyku sırasında gece boyunca izlenir. Hastanın nefes durmaları, kalp atım hızı, oksijen satürasyonu, yatış pozisyonu, göğüs ve bacak hareketleri gibi parametreler kaydedilir. Bununla birlikte uyku apnesi tanısı günümüzde evde yapılan poligrafi testleri ile de konulabilmektedir.
UYKU APNESİ TEDAVİSİNDE ALTIN STANDART CPAP CİHAZLARIDIR
Horlama ve/veya uyku apnesi tedavisinin iki farklı yöntemi bulunmaktadır. İlki hava yolunun uyku sırasında sürekli açık kalmasını sağlayan pozitif basınçlı hava veren cihazlar (CPAP) ile uygulanır. Uyku apnesi hastalığının tedavisinde altın standart CPAP cihazlarıdır. Bu cihazlar bir maske yardımı ile hastaya gece boyunca basınçlı hava vererek üst solunum yollarının kapanmasını engellemektedir. Ancak bu cihazları özellikle genç hastalarda kullanabilmek kolay olmayabilmektedir.
CERRAHİ İŞLEM PATOLOJİYE GÖRE DEĞİŞİR
Uyku apnesinin diğer tedavi yöntemi de cerrahidir. Bu operasyonlar genellikle hastada tespit edilen patolojiye göre değişkenlik göstermektedir. Burun kıkırdağının düzeltilmesi, büyük bademciklerin küçültülmesi ya da alınması, geniz etinin alınması, yumuşak damağı yükseltici ameliyatlar, dil kökünün küçültülmesi, çene ve üst damağı ilerletici ameliyatlar bu operasyonlar arasında yer almaktadır.
KİLO VE STRES YÖNETİMİNE DİKKAT!
Tedavi sonrası hastaların mutlaka dikkat etmesi gereken durumlar bulunmaktadır. Hastaların hayatlarının geri kalan kısmında kilolarına, beslenmelerine ve stres yönetimine dikkat etmeleri, yapılan tedavinin kalıcı, başarılı ve sürekliliğine katkı sağlamaktadır. Bunlara uyulmaması hastalığın tekrar etmesine neden olabilmektedir.
BİHA
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın